CUMHURIYET AHLAK ÜSTÜNLÜĞÜNE DAYANAN BİR ÜLKÜDÜR, CUMHURİYET ERDEMDİR

İstanbul'daki Kuva-yı Milliye Başkanları'nın tutuklanması hakkında Londra'dan gelen emir

Şimdi, isterseniz yeniden İstanbul'a dönelim. 11 Mart 19 20 tarihli bir telgrafta, Rauf Bey şu bilgileri veriyordu: 10 Mart 19 20 günü öğleden sonra, İtilaf Devletleri'nin temsilcileri toplanmışlar. Londra'dan gelen ve İstanbul'daki Kuvayı Milliye başkanlarının tutuklanması buyruğunu içine alan bir konuyu görüşmüşler ve buyruğu yerine getirmeye karar vermişler. Bu bilgi, güvenilir bir kimseye sağlam bir kaynaktan gizlice verilmiş ve bu gibi kimselerin bir an önce İstanbul'dan uzaklaşmaları gereği bildirilmiş. Bu durumu çeşitli olasılıklara göre değerlendirdikten sonra, işin sonuna dek İstanbul'da kalarak namus görevini yerine getirmeye karar vermişler. Sadrazam Salih Paşa bu duruma bile bile yol açmaktaymış. Onun için kabineyi düşürmeye çalışacaklarmış. Başaracaklarına da güveniyorlarmış.
Rauf Bey'in, bu telgrafın arkasından aynı gün gelen kısa bir telgrafında : "En son arz ettiğimiz hususlar ve hükümetin durumuna ilişkin bir türlü düşüncelerinizi öğrenemediğimizden, telgrafın size ulaşmamış olmasından ve sağlığınızdan haklı olarak kaygı ediyorum. Yanıtınızı bekliyoruz." denilmekteydi.
Rauf Bey'e ve bilgi için 15'inci ve 3'üncü Kolordulara 11 Mart tarihinde şu bilgileri vermiştim :
11.3.1920.
Dün akşam, yani 10/ 11 Mart 19 20'de, Ankara'da Fransız temsilcisi Yüzbaşı Buazo'nun (Boizeau'nun) çevirmeni olup bize öteden beri gizli haberler getiren biri Ankara'daki İngiliz temsilcisi Vitol'un (Withall'in) aldığı bir telgraf üzerine, bütün eşyası, ağırlıkları ve yanındaki adamlarıyla birlikte bugün Ankara'dan ayrılarak İstanbul'a hareket edeceğini ve bu trenden sonra, demiryolu ulaşımının İngilizlerce durdurulacağını ihbar etti. Adı geçen Vitol (Withall), bugün gerçekten haber verildiği biçimde yola çıktı. Bu bakımdan tren seferlerinin de kesilmesi kuvvetle tahmin edilmektedir. Bu durumun, İstanbul'da İtilaf Devletleri'nce alınan önlemlerle ilgili bulunduğuna kuşku yoktur.
Mustafa Kemal
Rauf Bey'in son telgrafına da şu yanıtı vermiştim :
Kabineye güvensizlik oyu vererek, sizlerin bir hücuma geçmeniz o kadar güçlü bir nedene dayandırılamayacaktır. Grubun dayanışma ve direnme derecesiyle işbirliği yapma konusundaki kesin tutumu üzerinde açık bir düşünce ve kanıya varmadıkça, Salih Paşa'nın Grup Yönetim Kurulu'yla görüşmeden hareket etmesini, bir şartlılık meselesi yapma hususundaki kararınıza ilişkin hiçbir düşünce ileri süremem. İngilizlerin tutuklama kararına karşı, Meclis'in, cesaretle sonuna dek görevine devamı pek yararlı ve parlaktır. Ancak sizinle birlikte, kendileri ileriki girişim ve çalışmalarımız için çok gerekli olan arkadaşların sonunda bize katılmalarını sağlayacak çarelerin düşünülmüş ve bulunmuş olması şarttır. Aksi takdirde, grubun birlik halinde ve kararlılık içinde hareketini düzenleyebilecek kimselerin şimdiden görevlendirilmesi ve sizlerin hemen buraya gelmeniz gerekir. Buraya gelecek kimseler arasında, ülkeyi temsil edebilme niteliğini taşıyanlarla, gerektiğinde hükümet kurabilecek ve yönetebilecek değerde olanların bulunması önemlidir. İtilaf Devletleri'nin zorlayıcı önlemlere başvuracaklarına kuşku yoktur...
Beyler, Rauf Bey'i ve öteki kişileri tam zamanında çağırmış olduğumuz, olaylarla hem de üç dört gün geçmeden belli oldu. Ancak ne yazık ki bu davetimiz, gereken önem ve ciddilikle dikkate alınacak değerde görülmedi. Rauf Bey ve Vasıf Bey gibi kişiler, en sonunda büyük bir uysallıkla Malta'ya gittiler. Bu durumu biliyorsunuz. Son dakikaya dek Anadolu'ya geçmek ve Ankara'ya gelmek fırsat ve önlemlerinin bazı arkadaşlarca hazırlandığı ve sağlandığı anlatılmıştır. Böyle idiyse bu kimselerin Ankara'ya gelmeye razı olmayıp İngilizlere teslim olmayı ve Malta'ya gitmeyi yeğlemelerindeki neden ve özür, cidden incelenmeye değer. Gerçekten, Türkiye'nin durumunun ve geleceğinin kuşkulu, karanlık, tehlikeli görüldüğü varsayımına göre, bu karanlık tehlike içine atılacaklarını, korkunç ve müthiş bir sonla karşılaşma kuruntusunun etkisiyle en sonunda bir süre kalmak üzere, düşmana teslim olmayı daha uygun bulacakları gözden uzak tutulamaz. Bununla birlikte, ben burada böyle ağır bir yargıya varmaktan çekinirim. Bu düşünceyledir ki bu kişileri Malta zindanlarından kurtarmak için her fırsattan yararlanarak olanaklı olan girişimlerde bulunmaktan geri durmadım.