Başta Sadrazam Ali Rıza Paşa olmak üzere hepsinin aciz, Padişah gözünde bir mevki tutmak isteyen kimseler oldukları, bir kısmının Ulusal Mücadele'nin yanında bir kısmının da karşısında bulundukları, bununla birlikte, Zâtışâhane, ilk fırsatta bunları düşürerek yerine zorbalığı sürdürecek bir heyet getirmek isteyeceğinden Ulusal Meclis kurulup da yasama görevine başlayıncaya dek Temsil Heyeti'nin bu kabineyi desteklemesinin yurt ve ulus için iyi bir iş olduğu kabul edildi.
Gerçekten de bu kararımızı uyguladık. Bunu doğrulayan bir durumu yeri gelmişken bilginize sunayım. İstanbul'daki örgütümüz, güvenilir kaynaklara dayandığını bildirdiği bazı bilgileri, 31 Ekim 1919 tarihinde bize gönderdi. O bilgiler şöyleydi :
İki günden beri Kiraz Hamdi Paşa, Mabeyn'e gidiyor, iki üç saat huzurda (Padişah'ın yanında) kalıyor ve şu karar alınıyor : Mareşal Zeki Paşa başkanlığında bir kabine kurulacak; Hamdi Paşa Harbiye Nazırı, Prens Sabahattin Bey Hariciye Nazırı olacak. Tevfik Hamdi Bey Dahiliye, Eşref, Mahir Sait ve daha başkaları öteki Nazırlıkları alacaklardır. Bunlardan Sabahattin ve Mahir Sait'e daha önerilmemiştir. Zâtışâhâne, Ali Rıza Paşa'ya, uygun bir zamanda, belki bu günlerde istifa önerecektir. Bu konuda daha önce etkinliğinden söz edilen bir blok, bir gizli dernek vardır. Bu bilgiler üzerine, Cemal Paşa'ya 2 Kasım 1919'da, Sadrazam'a hiçbir neden ve bahaneyle mevkisini bırakmamasına kesin olarak ihtiyaç duyulduğunun bildirilmesi, istifa gerçekleştiği takdirde, bütün ülkenin İstanbul ile kesinlikle ilgisini keseceği bildirildi. Rumeli ve Anadolu'da bulunan bütün komutanlara da bu durumla ve Cemal Paşa'ya yazılan telgrafla ilgili bilgi verildi. Ayrıca, ilişkide bulunulan Müdafaa-i Hukuk Merkez Heyetleri'nin de durumdan haberdar edilmesi gereği bildirildi.
Beyler, Salih Paşa'nın İstanbul'a dönmesi üzerine, 2l Ekim tarihli protokolde belirtilmiş bulunan ve önemli olduğuna yaptığım sunuşlar sırasında işaret ettiğim nokta üzerinde, yani Mebuslar Meclisi'nin toplanacağı yer hakkında, hükümetle aramızda tartışı başladı. Hükümetin Cemal Paşa aracılığıyla yazdıklarıyla bizim ileri sürdüğümüz görüşler bir kez daha incelenmeye değer inancındayım. Bu haberleşmemizin aslını Büyük Millet Meclisi'nin ilk toplantısına ilişkin tutanaklarda görebileceğiniz için, burada ondan tekrar söz etmeyeceğim. Ancak Beyler, bu konudaki haberleşme ve tartışılar yalnız İstanbul Hükümeti ve Cemal Paşa'yla yapılmakla kalmıyor; bütün ülkenin ve özellikle İstanbul'daki örgütümüzün de bu konuyla ilgili görüşünü almak gerekiyordu. Burada, bu noktalar üzerinde bazı bilgiler sunacağım.