CUMHURIYET AHLAK ÜSTÜNLÜĞÜNE DAYANAN BİR ÜLKÜDÜR, CUMHURİYET ERDEMDİR

CUMHURİYET'İN ON BEŞİNCİ YIL DÖNÜMÜNDE ATATÜRK'ÜN ORDUYA MESAJI (orjinal ve günümüz diliyle)



Zaferleri ve mazisi insanlık tarihi ile başlayan, her zaman zaferle beraber medeniyet nurları taşıyan kahraman Türk ordusu!

Memleketini en buhranlı ve müşkül anlarda zulümden, felaket ve musibetlerden ve düşman istilasından nasıl korumuş ve kurtarmış isen, Cumhuriyet'in bugünkü feyizli devrinde de, askerlik tekniğinin bütün modern silah ve vasıtalarıyla mücehhez olduğun hâlde, vazifeni aynı bağlılıkla yapacağına hiç şüphem yoktur.

Bugün, Cumhuriyet'in on beşinci yılını mütemadiyen artan büyük bir refah ve kudret içinde idrak eden büyük Türk milletinin huzurunda kahraman ordu, sana kalbi şükranlarımı beyan ve ifade ederken büyük ulusumuzun iftihar hislerine de tercüman oluyorum.

Türk vatanının ve Türk camiasının şan ve şerefini, dâhilî ve harici her türlü tehlikelere karşı korumaktan ibaret olan vazifeni her an ifaya hazır ve amade olduğuna benim ve büyük ulusumuzun tam inanç ve itimadımız vardır. Büyük ulusumuzun orduya bahşettiği en son sistem fabrikalar ve silahlar ile bir kat daha kuvvetlenerek büyük bir feragati nefs ve istihkarî hayat ile her türlü vazifeyi ifaya muhayya olduğuna eminim. Bu kanaatle Kara, Deniz ve Hava ordularımızın kahraman ve tecrübeli komutanları ile subay ve eratını selamlar ve takdirlerimi bütün ulus muvacehesinde beyan ederim.

Cumhuriyet Bayramı'nın on beşinci yıl dönümü hakkınızda kutlu olsun!

[Mustafa Kemal ATATÜRK 29 EKİM 1938; 
Ankara Hipodromunda yapılan geçit resminden önce Başbakan Celâl Bayar tarafından okunmuştur.]





*

Zaferleri ve geçmişi insanlık tarihi ile başlayan, her zaman zaferle beraber uygarlık nurlarını taşıyan kahraman Türk ordusu!

Memleketini en buhranlı ve zor anlarda eziyetten, felâketlerden, belâlardan ve düşman işgâlinden nasıl korumuş ve kurtarmış isen cumhuriyetin bugünkü ilim irfan devrinde de askerlik tekniğinin bütün modern silâh ve araçları ile donatılmış olduğun halde görevini aynı bağlılıkla yapacağına hiç şüphem yoktur.

Bugün, cumhuriyetin onbeşinci yılını sürekli artan büyük bir rahatlık ve kudret içinde idrak eden büyük Türk milletinin karşısında kahraman ordu, sana yürekten teşekkürlerimi bildirir ve ifade ederken büyük ulusumuzun iftihar duygularını da dile getiriyorum.

Türk vatanının ve Türklük toplumunun şan ve şerefini, iç ve dış her türlü tehlikelere karşı korumaktan oluşan görevini her an yerine getirmeye hazır olduğuna benim ve büyük ulusumuzun tam inanç ve güveni vardır. Büyük ulusumuzun orduya verdiği en son sistem fabrikalar ve silâhlar ile bir kat daha kuvvetlenerek büyük bir özveriyle ve hayatını gözden çıkarmakla her türlü görevi yerine getirmeye hazır olduğunuza eminim. Bu inançla kara, deniz, hava ordularımızın kahraman ve deneyimli komutanları ile subay ve erlerini selâmlar ve takdirlerimi bütün ulus karşısında bildiririm.

Cumhuriyet Bayramı’nın onbeşinci yıldönümü hakkınızda kutlu olsun.

.

Balkan Antantı Hakkında Atatürk'ün Konuşmaları

BALKAN BIRLIĞI

Balkan Milletlerinin birliğine çalışan kıymetli delegelerin huzurunda bulunmaktan duyduğum bahtiyarlık büyüktür. Balkan Milletleri bugün bağımsız siyasi varlıklar halinde bulunuyorlar. Bu devletlerin sahibi olan milletler asırlarca beraber yaşamışlardır. Bu itibarla Balkan Milletlerinin asırları kapsayan ortak bir tarihi vardır. İşte siz muhterem Balkan Milletleri temsilcileri, mazinin karışık his ve hesaplarının üstüne çıkarak derin kardeşlik esasları kuracak ve geniş birlik ufukları açacaksınız; ihmal olunmuş ve unutulmuş büyük hakikatleri ortaya koyacaksınız.

Yugoslavya Kralı Alexandr ile
Bu günün hakiki icapları Balkan Milletlerinin, devrin saygı duymaya ve uymaya mecbur kıldığı yepyeni şartlar ve kayıtlar ve geniş bir zihniyet altında birleşmelerindeki faydanın büyük olduğunu göstermektedir. Balkan Birliğinin temeli ve hedefi, karşılıklı siyasi bağımsız varlıklarına saygı ile dikkat ederek iktisadi alanda, kültür ve medeniyet vadisinde işbirliği yapmak olunca, böyle bir eserin bütün uygar insanlık tarafından takdirle karşılanacağına şüphe edilemez.

İnsanları mutlu kılacak yegane vasıta, onları birbirlerine yaklaştırarak, onlara birbirlerini sevdirerek, karşılıklı maddi ve manevi ihtiyaçlarını sağlamaya yarayan hareket ve enerjidir. Cihan sulhü içinde beşeriyetin hakiki mutluluğu, ancak bu yüksek ideal yolcularının çoğalması ve başarılı olmasiyle mümkün olacaktır.

Girişiminizin umumi anlaşmayı kolaylaştırıcı niteliği itibariyle, cihan sulhüne hizmet edici, insani bir etken meydana getireceğine kaniim.

Milletlerinize, benden, hararetli muhabbetler, samimi dostluklar götürünüz. Sizi ve sizin asil milletlerinizi hürmetle bir daha selamlarım.
[Atatürk,  1931, Balkan Konferansı Üyeleriyle Konuşma]

*

KÜLTÜR VE EKONOMI HER TÜRLÜ SIYASETE İSTIKAMET VEREN BAZLARDIR

(Çankaya köşkünde verilen çay ziyafetinde Balkan gazetecilerinin temennileri üzerine söylenmiştir.)

Balkan İttifakı bizim öteden beri samimiyetle üzerinde durduğumuz bir idealdir. Bu idealin her gün geniş bir saha üzerinde daha ziyade genişlemesini ve mesaha almasını görmekle bahtiyarım. Bu hususta müttefik Balkan devletlerini sevk ve idare eden zevatın büyük hizmetleri ve muvaffakiyetleri ve ittifaka bağlılıkları şayanı takdirdir. Bugün, bu şekliyle dahi hepimizin memnuniyetini mucip olan Balkan birleşik vaziyetinin, birgün birçok kimselerin hatıralarından bile geçirmedikleri mütekamil şekli alacağına itimadım berkemaldir.

Bu yüksek ideale giderken müttefik devletlerin başında bulunan zevatın himmetlerine, matbuatın dahi büyük hizmetlerinin sebkatetmekte olduğunu müşahade etmekteyiz. Balkan Milletleri matbuatının bu yüksek ideali kendi idealleri telakki etmelerini ve bu idealin tahakkuku için bütün imkanlarla çalışmalarını kendilerinden temenni ederim. Matbuatın şimdiye kadar aynı suretle vazifesinin ifa etmiş olduğunu da tekrar etmeliyim.

Dünyada şimdiye kadar, başka başka milletlerin ünyon (birlik) yaptıkları ve asırlarca beraber yaşadıkları, tarihte görülmüştür. Bizim kurmak istediğimiz ünyonun (birliğin) tarihte geçmiş olan ünyonların (birliklerden) çok fevkinde olmasını isteriz.

Tarihi bu kadar yüksek bir idealin esas temel taşı, yalnız geçici politika esaslarında kalmaz. Bunun esas temel taşları lazımdır ki, kültür ve ekonomi cevheriyle dolu olsun. Çünkü kültür ve ekonomi her türlü siyasete istikamet veren bazlardır.

Herhalde beklediğimiz parlak günler, bizlerden dahi uzak değildir. Bizden sonra gelecekler ise tabii o günlerin parlaklığını bahtiyarlıklarla kutlayacaklardır.


*

BIR BALKAN BIRLIĞI'NE LÜZUM VARDIR

Bir Balkan Birliği'ne lüzum vardır. Beni bırakınız, partinin (CHP) lideri olarak Balkanlar'da bir geziye çıkayım. Balkan devlet adamları ile bir konuşayım ve efkarıumumiyeyi (kamuoyunu) hazırlıyayım. Bir Balkan Birliği kurmalıyız.
Dünyanın ufuklarında kara bulutlar görüyorum. Balkan Birliği kurulabilirse, bir Avrupa Birliğine yol açılır. Batı devletlerinin de ergeç birleşmesine zorunluk doğar.

Balkan Birliği ekonomik, kültürel, politik ve askeri bir birlik olmalıdır. Hudut olmayacaktır. Her millet, demokrasi esaslarına göre kendi milli varlığını muhafaza edecektir. Bir tek devlet, bir tek ordu. Her milletin mebuslarından kurulu bir Millet Meclisi. Sıra ile iki veya dört senede bir milletten bir Cumhurbaşkanı seçilir.
[Eski Ankara Belediye Başkanı, Bilecik mebusu ve Atatürk’ün çocukluk arkadaşı Asaf Ilbay (Atatürk’ün Hususi Hayatı) başlıklı anılarından]
*


ANKARA'DA TOPLANAN 2'NCI BALKAN KONFERANSI'NDA YAPILAN KONUŞMA

‘'Hanımlar ve Efendiler! …

Balkan Milletleri, bugün Arnavutluk, Bulgaristan, Romanya, Yunanistan, Yugoslavya ve Türkiye gibi müstakil siyasi mevcudiyetler halinde bulunuyorlar. Bütün bu devletlerin sahipleri olan milletler asırlarca beraber yaşamışlardır. Denebilir ki, Türkiye Cumhuriyeti dahil olduğu halde son asırlarda vücut bulan bugünkü Balkan devletleri, Osmanlı İmparatorluğu'nun yavaş yavaş parçalanmasının ve nihayet tarihe gömülmesinin tarihi neticesidir.

Balkan Paktı Başvekilleri Gazi Mustafa Kemal'le bir arada.
Soldan sağa: Stoyadinoviç (Yugoslavya), Gazi, General Metaksas
(Yunanistan),  Romanya ve Türkiye Başbakanları
Bu itibarla Balkan Milletlerinin asırlara şamil müşterek bir tarihi vardır. Bu tarihin elemli hatıraları varsa, onlara sahip olmakla bütün Balkanlılar müşterektir. Türklerin hissesi ise daha az acı olmamıştır. İşte, siz muhterem Balkan Milletleri mümessilleri; mazinin karışık his ve hesaplarının üstüne çıkarak derin kardeşlik esasları kuracak ve geniş birlik ufukları açacaksınız; ihmal olunmuş ve unutulmuş büyük hakikatleri ortaya koyacaksınız.

Balkan Milletleri içtimai ve siyasi ne çehre arz ederlerse etsinler, onların Orta Asya'dan gelmiş aynı kandan, yakın soylardan müşterek cedleri olduğunu unutmamak lazımdır. Görüyorsunuz ki, Balkan Milletleri yakın maziden ziyade uzak ve derin mazinin kırılmaz çelik halkalarıyla birbirine pekala bağlanabilir.
[Atatürk, 1931'de Ankara'da toplanan 2'nci Balkan Konferansı'nda yapılan konuşmadan.]

*

Biz Balkanları niçin kaybettik biliyor musunuz? Bunun tek bir sebebi vardır. Bu da İslâv araştırma cemiyetlerinin kurduğu Dil Kurumlarıdır, bizim içimizdeki insanların millî tarihlerini yazıp millî şuurlarını uyandırdığı zaman biz Balkanlarda Trakya hudutlarına çekildik.
[Aktaran Enver Behnan Şapolyo, 1951 Olağanüstü Türk Dili Kurultayı, S. 54]

*

TBMM’DE 1 KASIM 1931’DE YAPTIĞI BALKAN POLİTİKASI KONUŞMASI 

Balkan Milletleri arasında sulhu ve anlaşmayı istihdaf eden her millete mensup hususi teşekküllerin faaliyetlerini takdirle yadetmek benim için hususi bir zevktir. Türkiye, coğrafi vaziyeti itibariyle Balkanlarda sulhun muhafaza ve takviyesinde bilhassa alakadardır. Komşularıyla hemen hiçbir davası ve ihtilafı bulunmamak vaziyeti Türkiye'nin temenniyatına hususi bir samimiyet izafe etmek tabiidir.‘ [Atatürk, Kültür Bakanlığı Yayınları 1994: 55]



BALKAN PAKTI

Hanımlar, Efendiler,

Balkan Uluslarının birliği için çalışan değerli temsilcilerin huzurunda bulunmaktan ve onları sevgiyle selamlamaktan duyduğum mutluluk çok büyüktür. Balkan Ulusları bugün Arnavutluk, Bulgaristan, Romanya, Yunanistan ve Türkiye gibi bağımsız siyasi varlıklar halindedir. Tüm bu devletlerin sahipleri olan uluslar yüzyıllarca bir arada yaşamışlardır. Denebilir ki, Türkiye Cumhuriyeti de dahil olmak üzere, son yüzyılda ortaya çıkan bugünkü Balkan devletleri Osmanlı İmparatorluğunun yavaş yavaş parçalanmasının ve sonunda tarihe gömülmesinin tarihi bir sonucudur.

Bu bakımdan Balkan Uluslarının yüzyıllara yayılan ortak bir tarihi vardır. Bu tarihin acılı anıları varsa onlar tüm Balkanlılar için ortaktır. Türklerin payı ise daha az acı olmamıştır.

İşte siz, Sayın Balkan Ulusları temsilcileri, geçmişin karışık duygu ve hesaplarının üstüne çıkarak derin kardeşlik ilkeleri belirleyecek ve geniş birlik ufukları açacaksınız, savsaklanmış ve unutulmuş gerçekleri ortaya çıkaracaksınız. Sayın uluslar temsilcileri,

Balkan Ulusları toplumsal ve siyasi açıdan nasıl görünürlerse görünsünler onların Orta Asya'dan gelmiş, aynı kandan, yakın soylardan, ortak kökleri olduğunu unutmamak gerekir. Karadeniz’in kuzeyindeki ve güneyindeki yollardan, binlerce yıl önce deniz dalgaları gibi birbiri ardınca gelip Balkanlara yerleşmiş insan toplulukları, başka başka adlar da taşısalar gerçekte bir beşikten çıkan ve damarlarında aynı kan dolaşan kardeş kavimlerden başka bir şey değildir.

Görüyorsunuz ki Balkan Ulusları yakın geçmişten çok uzak ve derin geçmişin kırılmaz çelik halkalarıyla pekala birbirine bağlanabilir. Bin bir insancıl hırsla, din ayrılıklarıyla, bazı tarihi olayların bıraktığı dargınlık izleriyle geçmişte gevşetilmiş, hatta unutturulmuş gerçek bağların canlandırılmasının gerekli ve yararlı olduğu yeni bir insancıllık devresine girdik.

Bir an için tüm bu geçmişe gömülmüş anılan bir yana bıraksak bile, bugünün gerçek gerekleri Balkan Uluslarının, devrin saygı ve uyum göstermeye zorladığı yepyeni koşullar ve kayıtlar, hoşgörülü bir zihniyet içinde birleşmelerindeki yararın büyük olduğunu göstermektedir. Balkan Birliğinin temeli ve amacı, karşılıklı siyasi bağımsız varlıklara saygı ve dikkat göstererek iktisadi alanda, kültür ve uygarlık konularında işbirliği yapmak olunca böyle bir eserin tüm uygar insanlıkça övgüyle karşılanacağına kuşku yoktur.'

Yüzyıllar yüzyıllardan beri zavallı insanlığı mutlu etmek için tutulan yolların ve kullanılan araçların ve bunlardan alınan sonuçların ne derece memnunluk verici olduğu incelenmeye değmez mi?

Atatürk Balkan Antantı Ülke Temsilcileriyle
Artık insanlık kavramı vicdanlarımızı temizlemeye ve duygularımızı yüceltmeye yardımcı olacak kadar yükselmiştir. Durumları ve bunların gereklerini uygar insan fikriyle ve yüksek vicdan aydınlığında gözlemlersek şu sonuçlara varırız:

İnsanları mutlu edeceğim diye onları birbirine boğazlatmak insanlık dışı ve son derece esef verici bir yöntemdir. İnsanları mutlu edecek tek yol, onları, birbirine yaklaştırarak, onlara birbirlerini sevdirerek, karşılıklı maddi ve manevi gereksinimlerini sağlamaya yarayacak eylem ve enerjidir. Dünya barışı içinde insanlığın gerçek mutluluğu ancak bu yüce ülkü yolcularının çoğalması ve başarıya ulaşmalarıyla mümkündür.

Size, tuttuğunuz onurlu insanlık yolunda örnek olacak ciddi ve sürekli çalışmanızın başarıyla taçlanmasını dilerim. Temsil ettiğiniz Balkan Uluslarına da geniş refah ve mutluluklar dilerim. Ve Balkan Uluslarının sayın devlet başkanlarına da sağlık ve mutluluklar dilerim. Girişiminizin genel anlaşmayı kolaylaştırıcı niteliği bakımından dünya barışına yardım edici, insancıl bir ortam yaratacağına inanıyorum. Uluslarınıza benden sıcak sevgiler, candan dostluklar götürünüz. Sizleri ve soylu uluslarınızı bir kez daha selamlarım.!
[1931/2.Balkan Konferansının Ankara'da, TBMM'ndeki son oturumunda yaptığı konuşma]


Ankara'da Yugoslav Yunan ve Romen Genelkurmay Başkanları ile törende.
29 Ekim 1937


BALKAN ANDLAŞMASI 

 Balkan Devletlerinin birbirilerinin varlığına saygı beslenilmesini göz önünde tutan mutlu bir belgedir. Bunun, sınırların korunmasında gerçek bir değeri olduğu besbellidir. Ankara'da toplanmış olan Balkan Andlaşma Divanı'nın verimli, yerinde çalışmasını ulusumuz sevgiyle karşıladı.
[1.11.1934/TBMM 4.dönem. 4. toplantı yılını açış]


Arkadaşlar, geçen dört yıl içinde bir önemli olay da Balkan Paktı'dır. Dört devlet, kendi güvenleri için ve Balkanların karışma ve karıştırma konusu olmaktan çıkması için içten bir kanıyla birbirlerine bağlanmışlardır. Balkan bağlaşıklarımızla gittikçe artan bir beraberlik ve dayanışma siyaseti güdüyoruz.

Asıl dikkate değer olan Balkan Paktı'nın daha bir yıl içinde uluslararası barış için büyük bir etken olduğunun anlaşılmasıdır. Balkan Paktı giderek Avrupa barışının başlıca temel taşlarından biri olmak durumundadır.
[1935/CHP 4. Büyük Kurultayını açış]

Balkan siyaseti Balkanların tekil ve ortak çıkarlarının en açık bir ifadesi, Balkan Uluslarının her birinin ayrı ayrı kuvvetlenmesi de barış yolundaki dinamik anlayışın somut bir simgesidir. Burada memnunlukla belirtmek istediğim bir olay Balkan Uluslarının birbirlerine tam yaklaşmalarında kuvvetli bir etken olmuştur. Ve yarın için de umutlar veren bir eserdir. Balkan Antlaşması devletleri adına konsey başkanı, Sayın Yunan Başbakanı General Metaksas ile sayın Bulgar Başbakanı Mösyö Köse İvanef arasında imzalanan antlaşmadan söz etmek istediğim anlaşılmıştır. Bu antlaşma, barış yolundaki aralıksız çabalarımızın ve Balkan devletlerinin izleyegeldikleri sağlıklı politikanın hayırlı bir belirtisidir. [1.11.1938/TBMM 5. dönem, 4. toplantı yılını açış, Atatürk adına C. Bayar.]

.

Hatay’ın Bağımsızlığı Hakkında Atatürkün Konuşması


Ulus Başyazarına demeç:

"… Bunlarla ilişkili henüz ayrıntılı bilgi almadım. Eğer Suriye olağanüstü Komiseri Bay Dö Martel sancağa gelerek, Hataylıların bağımsız rejimine kavuştuklarını kendisi ilân etmedi ise ve bu nedenle
Hataylıların bayramlarına onur vermekten kendini alıkoymuşsa buna diyeceğim yoktur.

Hatay’da Fransız delegesi, Hataylıların çok istek ve heyecanla bayram yapmaları doğal olan bir günde, eğer Hatay Türklerinin özgürce bugünü kutlamalarını yasaklayacak önlemler almış ise, buna “yazık!” demekle yetinirim. Çünkü, böyle bir anlayış, devletler arasında yüksek dostluk ilişkilerinin durum ve geleceği için, doğru yolda yürümek gereğinin henüz anlaşılamamış olmasından ileri gelir.

Çünkü her şeye rağmen, Türkiye Cumhuriyeti hükümet’i ile Fransa Cumhuriyeti hükümeti arasında Cenevre’de imza olunan belgelerin belirlediği rejimin birinci aşaması, Hatay Türklüğü’nün yüksek kararlılık ve enerjisi ile başlamıştır. Başka türlü olmazdı ve bundan sonra da olamaz.

Buna, Türkiye Cumhuriyeti’nin ve Türk milletinin olduğu kadar, bu sorunda söz vermiş olan Fransa hükümetinin ve milletinin de onuru uygun değildir."

Atatürk Hatay'da