Efendiler, Ankara'da bulunan İzzet ve Salih Paşa 'lar bir türlü Ankara' ya ısınamadılar. İstanbul' da ailelerinin yanına gitmelerine izin vermemiz için doğrudan doğruya veya dolaylı yoldan boyuna rica ediyorlar ve İstanbul'a dönüşlerinde, siyasî hiç bir görev almayacaklarına söz veriyorlardı. 1921 yılının Mart ayı başlarında, İsmet Paşa 'nın bazı işler için Ankara'ya gelmiş bulunduğu bir sırada, Paşa' lar ricalarını yenilediler. Bir gün, İsmet Paşa 'nın da katıldığı Bakanlar Kurulu, toplantı halindeyken, Ahmet İzzet Paşa daireye gelerek haber göndermiş ve İsmet Paşa kendisiyle görüşmüştür. İzzet Paşa, bizim teklifimiz üzerine, İstanbul'da görev almayacağına, uzun uzadıya açıklamalarla söz vererek İstanbul'da ailesinin yanına gönderilmesi için izin rica etmiş; Salih Paşa 'nın da aynı şekilde söz vererek serbest bırakılması ricasında bulunduğunu eklemiş.
İsmet Paşa bu açıklamayı ve bu ricayı Bakanlar Kurulu'na getirdi. Zaten varlıklarının millî işlerimizde yararlı olmadığı aksine Ankara'da bir yük, bir ağırlık olarak bulundukları, üstelik bazı olumsuz akımlara da sebep oldukları anlaşılmış bulunduğundan, Bakanlar Kurulu, bu pasaların İstanbul'a dönmelerinde bir sakınca görmedi. Fakat, ben, Ahmet İzzet Paşa ve arkadaşının verdikleri sözde ciddiyey ve samimiyet olmadıgını, İstanbul' a döndükten sonra, mutlaka İstanbul Hükûmeti'nde görev alarak bizi tedirgir: etmekte devam edecekleri kanaatinde olduğumu söyledim. "Namusları üzerine söz veriyorlar" dendi. Bu sözleri yazılı ve imzalı olarak verirlerse müsaade edilebileceğini söyledim. İzzet Paşa, bu teklifimi yanımızdaki odada bekleyen İzzet Paşa 'ya bildirdi. İzzet Paşa derhal bir kâğıt kalem alarak kabineden çekileceklerini, bir taahhütnâme olarak yazmış ve imzalamış; eğer yanılmıyorsam Salih Paşa 'ya da imzalatmıştır.
Ben, bu kısa taahhütnâmeyi yeterli görmedim. Paşa 'nın sözle anlattığı anlam ve genişlikte değildi. Hemen, bunun bir aldatmaca olduğuna arkadaşların dikkatini çekerek, " İzzet Paşa 'ya ağızdan anlattıklarını yazarak imza etsin " dedim. İzzet Paşa 'nın ağzından bu kadar açıklama yapıp söz verdikten sonra, başka maksatla bir taahhüt yazmış olacağı tahmin edilmedi ve bu kısa taahhüdün yeterli görülmesi istendi. İşte İzzet ve Salih Paşa'lar böyle aldatmaca bir belge ile İstanbul'a gitmenin yolunu bulmuşlardır.