CUMHURIYET AHLAK ÜSTÜNLÜĞÜNE DAYANAN BİR ÜLKÜDÜR, CUMHURİYET ERDEMDİR

Meclis'te Fethi Bey'in Başkanlığındaki Hükümet'e ve Fethi Bey'in Şahsına Karşı Sataşmalar ve Tenkitler Başladı

Efendiler, çok geçmeden, Meclis'te, Fethi Bey'in başkanlığındaki hükümete ve özellikle Fethi Bey'in şahsına karşı sataşmalar ve tenkitler başladı. Anlaşıldığına göre, milletvekillerinde bakan olma istek ve hevesi çoğalmıştır. İşbaşında bulunan bakanları beğenmiyorlardı.

Yeni seçimde, partimiz adına milletvekillikleri sağlanmış olan birtakımları da Hükümet aleyhindeki cereyanları körükleyerek kendi maksatlarına göre yararlanma fırsatları hazırlamaya çalışıyorlardı. Muhalefete geçecekleri sezilen milletvekillerinin meclis çoğunluğunu aldatarak, Hükümet'e ve Meclis'e karşı hakim bir duruma geçmek maksadını güttükleri anlaşılıyordu.

Fethi Bey, dikkatini ve çalışma gücünü Hükümet Başkanlığı görevinde yoğunlaştırabilmek için İçişleri Bakanlığı'ndan istifa etti. Aynı tarihte, Ali Fuat Paşa'nın çekilmesi ile Meclis İkinci Başkanlığı da boşaldı (24 Ekim 1923).

Bizimle görüşte ve yapılan çalışmalarda uzlaşma ve işbirliği aramayı gerekli bulmaksızın bağımsız ve gizli çalışan bir grup belirdi. Bu grup, iyi niyetli ve hakkı tutar gibi görünerek bütün parti üyelerini kendi görüşlerine çekmekte başarılı olmaya başladı. Örnek olarak, bir parti toplantısında, İçişleri Bakanlığı'na Erzincan milletvekili bulunan Sabit Bey'in, Meclis İkinci Başkanlığına da İstanbul'da bulunan Rauf Bey'in Meclis'çe seçilmesini karar altına aldırdı (25 Ekim 1923).

Oysa, ben, Sabit Bey'in İçişleri Bakanı olmasını uygun görmemiştim. Sabit Bey'in bazı illerin valiliklerinde bulunmuş olmasını, yeni Türkiye'nin yeni şartlara bağlı iç işlerini idare edebileceğine yeterli bir delil sayamıyordum.

Rauf Bey'in de Meclis İkinci Başkanlığı'na seçilmesini doğru bulmuyordum. Çünkü, Rauf Bey, daha dün Hükümet Başkanı idi. O makamı, ne gibi duyguların etkisinde kalarak hareket ettiği için terke mecbur edildiği bilinmekteydi. Buna rağmen, onu Meclis'in İkinci Başkanlığı'na getirmekle, bütün Meclis'in onunla aynı görüşte olduğunu, yani bütün Meclis'in, Lozan Barış Antlaşması'nı yapan ve Hükümet'te Dışişleri Bakanı olarak bulunan İsmet Paşa’nın aleyhine olduğunu göstermek maksadı güdülüyordu.

Efendiler, yeni Meclis, ilk döneminde, gizli bir muhalefet grubunun tuzağına düşme durumuyla karşı karşıya kaldı. Fethi Bey ve arkadaşları, Hükümet işlerini sükünetle yürütemeyecek bir duruma getirildi. Fethi Bey bu durumdan bana defalarca şikayet etti ve kendisi Hükümet'ten çekilmek istedi.

Öteki bakanlar da aynı şekilde şikayetlerde bulunuyorlardı. Kötülük, Hükümet'in Meclis'ce seçilmesinden ileri geliyordu. Bu gerçeği çoktan görmüştüm.