CUMHURIYET AHLAK ÜSTÜNLÜĞÜNE DAYANAN BİR ÜLKÜDÜR, CUMHURİYET ERDEMDİR

Yunus Nadi Bey'e Arabuluculuk Yaptırılıyor

Beyler, Ali Rıza Paşa Kabinesi'nin iktidar mevkiine geçtiğinin beşinci gününe geldik. Daha anlaşamıyoruz. Ülkenin İstanbul ile olan resmi haberleşme ve ilişkileri hâlâ kesilmiş olarak sürüp gidiyor. Sadrazam Paşa Hazretleri, önerilerimize yanıt vermiyor ve hiçbir zaman vermemiş olduğunu göreceksiniz. Kabineden hiç kimse bizimle görüşmek istemiyor. Bugün, yani 6 Ekim l919 günü, Yunus Nadi Bey arkadaşımız, Harbiye Nazırı olan Cemal Paşa'yı, daveti üzerine makamında ziyarete gitmiş. Cemal Paşa, Yunus Nadi Bey'e durumdan özellikle hükümetle Temsil Heyeti arasında daha bir anlaşma olmadığından söz etmiş ve anlaşıldığına göre bizi haksız göstermiş; kendilerinin her şeyi kabul etmeye ve uygulamaya hazır bulunduklarını anlatmış. Herhalde anlaşmazlık çıkaran ve bunda direnen tarafın Temsil Heyeti olduğunu söylemiş. Öyle anlaşılıyor ki Yunus Nadi Bey'in bizimle olan kişisel dostluğuna dayanarak, tarafları uzlaştırmak için arabuluculuk yapmasını önermiş olacak.
Yunus Nadi Bey bu aracılık önerisini sevinerek kabul etmiş. Yalnız, Yunus Nadi Bey'in, Cemal Paşa'nın verdiği bilgileri sağlam ve gerçek olarak kabullendiği ve durumu ona göre değerlendirdiği, şimdi sözünü edeceğim telgrafının ifadesinden anlaşılmaktaydı. Yunus Nadi Bey'le telgraf başında yapılmış olan bu görüşmemiz, yeni kabineyle bizi, görünüşte de olsa, uzlaşmaya yöneltme bakımından önemlidir. Bu nedenle, izin buyurursanız biraz açıklayacağım.
Harbiye Nazırı Paşa'nın beni telgraf başına davet ettiğini haber verdiler. Zaten dairemizde bulunan makine başına gittim.
İstanbul-Harbiye telgrafhanesi Yunus Nadi Bey zâtıdevletinizle görüşmek istiyor efendim," denildikten sonra; "Harbiye telgrafhanesinde makine başında hazırım." dendi. "Hazır olan kimdir?" dedim.
Telgrafçı- "Yunus Nadi Bey ve yanında Nazır Paşa'nın yaveri Cevat Rifat Bey vardır efendim. Nazır Paşa'yı istediler mi, yoksa..." açıklamasında bulundu.
- Kendileriyle şimdi görüşürüz. Yalnız, beni telgrafa davet ettikleri zaman Nazır Paşa istiyor, demişlerdi. Davet eden Nazır Paşa mıdır, yoksa siz mi?
Yunus Nadi Bey- Nazır Paşa'nın izinsiyle ve yaveri aracılığıyla, Harbiye merkezinden zâtıdevletlerini aradık. Bu yüzden yanlış anlaşıldı efendim, dedi.
Ben- Teşekkür ederim; buyurun, dedim.
Bunun üzerine Yunus Nadi Bey'in sözleri alınmaya başlandı. Yunus Nadi Bey, düşüncelerine şöyle bir giriş yaptı : "Ulusal iradenin, ulus egemenliğini etkili kılmasının olumlu bir sonucu olarak meydana gelen değişiklik üzerine, burada kurulan hükümetle, ulusal örgüt arasında uyumlu bir birliğin sağlanmasının gecikmeyeceğine hükmetmiştim. Yaptığım soruşturmadan sonra, daha bir iki noktada anlaşmazlık bulunduğunu anladım. Bu uyumun kurulmasındaki gecikme içte ve dışta iyi olmayacağı için, bazı hususları arz etmeyi bir görev saydım."
Ondan sonra, şimdi özetleyeceğim noktalarla ilgili bilgi ve düşüncelerini, ilk konu olarak belirttiler.
1- Ferit Paşa Kabinesi'nde bulunmuş olan bazı kişilerin bu kabinede yer aldıkları için kötü gözle görülmelerinin doğru olmadığını Abuk Paşa'nın (Ahmet Abuk Paşa) Ferit Paşa Kabinesi'nin düşmesinde rol oynadığını,
2- Rıza Paşa Hükümeti'nin bir geçiş dönemi hükümeti olduğunu, süresinin Mebuslar Meclisi seçiminin sonuna dek sürebileceğini,
3- Bugünkü hükümetin, ulusal hedef ve isteklerinin hepsini yerinde bulma ve olumlu bir sonuca ulaşmasına da çalışma konusunda en ufak kuşkuya yer vermemekte olduğunu, belirttiler ve
4 - Özellikle, Cemal ve Abuk Paşa gibi kişilerin, hükümette ulusal davanın birer temsilcisi ve kefili gibi kabul edilmelerinde kararsızlığa yer yoktur, hükmünü verdiler.
İkinci konu olarak da Yunus Nadi Bey, kişilerle ilgili noktaya değindiler. Bunda bizimle tümüyle aynı duyguda olmakla birlikte, biraz ılımlı olma tavsiyesine cesaret edeceğim dedi ve görüşünü, ulusal başarının uyandırdığı iyi etkilerin, bazılarında intikamcılıkla yorumlanarak lekelenmekten korunmanın önemli olduğu biçiminde belirtti. Yunus Nadi Bey, "Bugünkü hükümet üyeleriyle yaptığım temaslardan, hükümetin, ulusal örgütün isteklerinin yerine getirilmesinde kararlı olduğu anlaşılıyor." dedikten sonra şu bilgiyi verdi : "Harbiye Nazırı Cemal Paşa, bu gün yayınlanacak bildiride bu noktanın aslında yeterince açıklanmış olduğunu ancak bildiri, hükümetin ağzından, resmi bir dille yazılmış olduğuna göre, her yönüyle dikkate alınarak araya sıkıştırılmış göstermelik birkaç sözcüğe önem verilmemesi gerektiğini söyledi."
Yunus Nadi Bey, yeni sadrazam ile hükümetinin -her türlü yanlış anlaşılmayı gidermek için- ulusal örgütün ileri gelenlerinin göstereceği bir heyetle doğrudan doğruya bağlantı kurma konusundaki içten isteğini bildirdikten sonra, bütün düşüncelerini şu cümleyle özetledi : "Bugün benim en gerekli saydığım husus, bunalımın sona ermesi ve karmakarışık bir durumda sürüp gitmemesinden ibarettir."
Yunus Nadi Bey, bu konudaki düşüncelerimi bellediği için, ben de şu yanıtı verdim :
Sivas, 6.10.1919,
Yunus Nadi Beyefendi'ye, Temsil Heyeti'nce Sadrazam Paşa Hazretleri'ne yapılan birinci ve ikinci derecedeki önerilerle kendisinin heyetimize vermiş olduğu yanıt ve özellikle bu yanıtın son bölümleri bilmem tarafınızdan görülmüş müdür? Söylediklerinizden ve yüksek düşüncelerinizden, bu yazılan görmemiş olduğunuza ve önerilerimizin size bunların nitelik ve içtenliğini tüm olarak anlamamış olanlarca anlatılmış bulunduğuna hükmediyoruz. Bu nedenle, burada konunun esası üzerinde bir tartışmaya girmeyi zor görüyoruz. Yalnız, kişisel olan yüksek düşüncelerinizdeki bazı noktaları aydınlatmak amacıyla aşağıda, sırayla açıklamalar yapılmıştır.
Yeni kabineyle ulusal örgütümüz arasında uyumlu bir birlik kurulmasının gecikmeyeceği yargısına biz de varmıştık. Bu gecikmenin nedenini bizde değil yeni kabinenin dört gündür göstermekte olduğu kararsız tavırda aramak gerekir. Yeni kabine, bize aramızda bir anlaşmazlık olduğunu da bildirmemiştir. Yeni kabinede, yerlerinde bırakılan eski Nazırların namuslarından kuşku etmemekle birlikte, eski kabinenin ağır suç sayılacak işlerine bilerek ya da bilmeyerek katılmış olmaları göz önünde tutulacak önemli bir noktadır. Abuk Paşa'nın kabinenin düşmesinde oynamış olduğu rol bizce bilinmemektedir. Biz, sonucu sağlayan gücü pek iyi biliriz. Bizim amacımız, bu hükümeti, sanıldığı gibi bir geçiş dönemi hükümeti olarak kabul etmek değildir. Tersine, ulusun yazgısı üzerinde karar verecek ve barışı yapacak en önemli bir heyet olabilmesini dileriz. Ulusumuzun ana çıkarları açısından, yabancıların bizce hiç önemi yoktur. Biz, davranışlarımızı yabancıların dedikodusuna uydurma acizliğini reddetmiş olanlardanız. İç ve dış durumu bütün açıklığıyla biliyoruz. Attığımız adım rastlantılara bağlı değildir; derin düşüncelere, sağlam temellere, bütün ulusun düzenli bir örgüte bağlı gerçek gücüne ve irade gücüne dayanmaktadır. Ulus, egemenliğini bütün anlamıyla bütün dünyaya tanıttırmaya kesin olarak karar vermiştir. Bunun için de her yerde, her türlü önlem alınmıştır. Bugünkü hükümetin ulusal dava ve istekleri olumlu karşılamasını ve olumlu bir sonuca bağlamaya çalışmasını bekleriz. Çünkü başka türlü iktidarda kalamaz. Abuk Paşa'yı bilmiyoruz. Ancak Cemal Paşa'dan ulusal örgütümüzün temsilcisi olmaktan başka bir şey beklemeyiz.
Beyler, şunu belirtmeliyiz ki, Cemal Paşa bizim temsilcimiz değildi. Kendisine böyle bir mevki ve görevin verilmiş olması, sizce bilinen tutumundan dolayı doğru da değildi. Ancak Yunus Nadi Bey'in telgrafında, Cemal Paşa'nın temsilci gibi kabul edilmesinde kuşkuya gerek yoktur, denilmiş olmasından Cemal Paşa'nın bunu istediği kanısına varılmış ve bu görev kendisine bir oldubitti halinde verilmiştir.
Cemal Paşa, Nazır olur olmaz, kendilerinin herkesten önce bizimle ilişki kurup gerçek durumu anlayacağını ve ona göre hükümetle ulusal örgütün görüşlerini birleştirmeye çalışacağını umuyorduk. Oysa daha böyle bir temastan kaçındığı görülüyori Bizim yeni kabineye karşı ileri sürdüğümüz öneri ve istekler, kişisel ve keyfi olmayıp, bütün iller ve bağımsız sancaklarla bunlara bağlı yerlerin, beş kolordu komutanının ve ulusal örgüte bağlılık gösteren yüksek dereceli memurların Temsil Heyeti'mize bildirmiş oldukları önerilerin, Temsil Heyeti'mizce hükümeti olabildiği kadar güç bir duruma sokmama düşüncesiyle yapılmış özetinin özeti durumundaki bir sonucundan ibarettir. Bu öneri ve isteklerde sandığınız ve belirttiğiniz sakıncalar da yoktur. Hükümet, Temsil Heyeti'mizle içten ve ciddi ilişki ve görüşmelerde bulunduğu takdirde, ileri sürülmüş olan istek ve önerilerin hükümetçe uygulanabilecek biçim ve zamanını kararlaştırmaya hiçbir engel bulunmamaktadır. Yalnız, Sadrazam Paşa'nın, Temsil Heyeti'mize 4 Ekimde yanıt olarak gönderdiği telgrafındaki son paragraflar dikkati çeker niteliktedir. Meşru olan ulusal örgütümüz ile bunun yönetimini elinde bulunduranları, gayrı meşru ve yasadışı tanıma zihniyeti sürdürülecekse hiçbir uyuşma olanağı bulunamayacağına kuşku yoktur.
Bugün yayınlanacağını bildirdiğiniz bildiride, her ne nedenle olursa olsun, ulusal örgüt ve mücadelemiz hakkında yerici bir dil kullanıldığı takdirde, üstelik bu tutum, önemsiz birkaç sözcükten ibaret kalsa bile, tarafımızdan her türlü anlaşma olanağı ortadan kaldırılmış sayılacaktır. Zaten İstanbul Hükümeti, Temsil Heyeti'yle iyiden iyiye anlaşmadıkça, bildirisi hiçbir yerden alınmayacaktır. Belki, yalnızca İstanbul bunun dışında kalabilir.
Temsil Heyeti'miz bütün iller ile bağımsız sancaklar adına kendi bölgelerinde ulusun genel oylarıyla seçilmiş temsilcilerinin oluşturduğu Erzurum ve Sivas'ta toplanan genel kurultaylarca kararlaştırılmış ve seçilmiş bulunan meşru bir ulusal oluşumdur. Temsil yeteneği ve erki de eylemsel çalışmalarıyla ortadadır. Mebuslar Meclisi'nin toplanıp da fiilen denetleme görevine başlayacağı güne dek, Temsil Heyeti'nin ulus ve ülkenin yazgısıyla ilgilenmesi zorunludur. Hükümetin, heyetimizle içten bağlantı ve ilişkisi, elbette kendi konum ve gücünü artıracaktır. Ayrı ayrı yönlerde yüründüğü takdirde, bunun ülke ve ulus çıkarları için sakıncalar doğuracağı doğaldır.
Biz, bugünkü kabinede, varlıkları ülke ve ulus için özellikle yararlı olacağına inandığımız bazı kimselerin, daha önce olduğu gibi, birer birer kabineden çıkarılması biçimindeki son moda kabine taktiklerine uğradıklarını görmek istemeyiz (Beyler bu dediğimizin çıktığını göreceksiniz). Sivas'ta toplanmış bulunan Temsil Heyeti, bizzat ve doğrudan doğruya hükümetle en içten bağlantı ve ilişkide bulunmaya hazır ve isteklidir. Bu görevi başkalarına vermek yetkisine sahip değildir. Hükümetle tam bir anlaşma gerçekleştiği takdirde, temasın kolay ve güvenilir olabilmesi için daha başka çareler de düşünülebilir. Özet olarak, karışık duruma bir an önce son verilmesi, öncelikle, hükümetin kendisine arz ve teklif ettiğimiz şekildeki bir bildirisinin, göstermelik sözcüklerle değil içten bir dille yayınlanması ve öteki önerilerin olumlu karşılanıp yerine getirileceği konusunda, Sadrazamlığın, arz ettiğimiz hususlara doğrudan doğruya yanıt vermesiyle olanaklı olacaktır. Yoksa Refik Halit Bey tarafından daha telgraflarımız ve bildirilerimiz denetlenir, çalınır ve alıkonulurken, hükümetin içtenliğinden söz edilmesi, bize pek tuhaf geliyor. Hükümet, bu kararsız durumunda birkaç gün daha devam edecek olursa, ulus gözünde daha pek kazanamadığı güven ve saygınlığın büsbütün kaybolmasına yol açacaktır. Her yerden aldığımız telgraflarda, yeni hükümetin güvenilir olup olmadığına ilişkin sorular sorulmaktadır. Saygılarımı arz ederim kardeşim.
Mustafa Kemal
Beyler, Yunus Nadi Bey, verdiğim bilgiler ve yaptığım açıklamalardan gerçek durumu anladı. Bizimle haberleşmenin devamına gerek görmedi. Tersine, yeni hükümeti ve özellikle Cemal Paşa'yı uyarmaya çalışmış. Gerçekten, açıklayacağım üzere, görünüşte de olsa, bir anlaşma durumu ve görünümü ortaya çıktı.
Beyler, 6 Ekim 1919 günü de geçti. Biz eldeki önlemlerin önemle ve dikkatle yürütülmesi gereğini bir genelgeyle buyurduk. Beyler, Yunus Nadi Bey'le haberleşmemizin ertesi günü, sonunda, sadrazamdan yanıt değil ancak Cemal Paşa'dan şu telgrafı aldık :

Cemal Paşa Kabine Adına Ulusal İradeye Aykırı Hareketlerden Kaçınılacağına Söz Veriyor

Harbiye 7.10.1919
Saat 12.07
Mustafa Kemal Paşa Hazretleri'ne,
Şimdiye dek yapılan haberleşmelerin özeti :
1- Kabine sizinle aynı düşüncededir, ulusal iradenin egemenliğini kabul eder. Ancak bir öç alma kabinesi olmaktan çekinir. Suçluların cezalandırılmasını yasal yollarla yerine getirmeyi de uygun buluyor.
2- Zarara uğramış Valilerin uğradıkları haksızlıklara son verip durumlarını düzeltmeyi, yeterli olanlarını seçip özellikle atamayı, ordunun onur ve disiplinini de iade etmeyi tümüyle üstlenir.
3- Devlet, dışarıya karşı onur ve saygınlığını yeniden kazanabilmek için ulusal iradeye ve Temsil Heyeti'ne dayanacaktır.
4- Temsil Heyeti'nin bir temsilcisi olarak, bütün içtenliğimle ve saygılı bir duyguyla arz ediyorum ki kabine, Temsil Heyeti'nin hem dışa hem de içe karşı egemen oluyor anlamını vermeksizin kendisine yardımcı durumda kalmasını ister ve bu büyük gücün yararını takdir eder. Her şeyden önce, telgrafların karşılıklı olarak ve serbestçe çekilmesini, yerinde bırakılacak ya da yeniden atanacak vali ve komutanların hemen hareket edebilmesini, özellikle, kabul edilen yeni Milletvekilleri Seçimi Yasası'nın her yere dağıtılarak duyurulabilmesini pek yararlı görür.
5- Ulusal iradeye aykırı davranışlardan kaçınılacağına söz verirsem geriye yalnız, ayrıntılarının biçim ve zamanı kalır ki bunun da pek kolay olabileceğine inancım vardır. Yurdun kurtarılmasını hedef alan amacın gerçekleşmesine, hemen elbirliğiyle çalışabilmek için, ayrıntılar üzerinde ısrar edilmemesini, zâtıdevletlerinin yardımlarını bekler, pek rica eder, saygıdeğer arkadaşların hepsine de saygılarımı sunarım.
Harbiye Nazırı Cemal
Bu telgrafa hemen olumlu ve içten olan şu yanıtımızı verdik :
Şifre, Sivas, 7.10.1919
Harbiye Nazırı Cemal Paşa Hazretleri'ne,
İlgi : Zâtıdevletlerinin telgrafta belirttikleri hususlara, madde madde, sırayla aşağıdaki yanıt arz olunur :
1- Kabinenin bizimle tam bir birlik ve bütünlük içinde, ulusal iradenin egemenliği ilkesini kabul buyurmasına, ulus adına teşekkürlerimizi arz ederiz. Kabinenin, Temsil Heyeti'nin ve bütün ulusal örgütümüzün öç alıcılıkla lekelenmesi, bizce de son derecede sakınılacak ve çekinilecek bir husustur. Bu noktada ve suçluların yasal yollarla cezalandırılmaları gereğinde de kabineyle bir görüş birliği içindeyiz.
2- İkinci maddede yazılanlar için de özellikle teşekkür ederiz. Bundan önce arz edilmiş olan hususlarda, bu noktanın üzerinde durulmasının nedeni şuydu : Ulusal davaya ve Ulusal Mücadele'ye karşı tutumlarından dolayı, ulusça reddedilen bazı Vali ve Komutanlar, biçime uyma düşüncesiyle, geçici bir süre için de olsa, görevlerine iade edildikleri takdirde, gittikleri yerlerde kabullerine olanak görülmediğinden, hükümet yetkesine karşı saygısızlık doğabilir kaygısıydı.
3- Üçüncü madde, özellikle şükranla karşılanmaya değer. İnşallah birlik ve bütünlük içinde, yurt ve ulusumuzun kurtuluş ve mutluluğunu sağlamamız kısmet olur.
4- Tam bir içtenlikle ve büyük bir güvenceyle arz ederiz ki kabinenin gösterdiği ciddilik ve içtenliğe karşılık, Temsil Heyeti ne içeriye ne de dışarıya karşı hiçbir zaman bir egemen olma durumu almayacak, tersine tam bir görüş birliğiyle kabul buyurulan esaslar çerçevesinde, hükümetin güç ve yetkesini artırıp sağlamlaştırmayı yurt ve ulusun esenliği için görev sayacaktır. Bu konuda asla kuşku ve tereddüt buyurulmamasını arz ve rica ederiz. Özellikle zâtıdevIetlerinin, tüzüğümüzün sekizinci maddesi gereğince, doğrudan doğruya Temsil Heyeti'miz üyesi sıfatıyla kabinede temsilci olarak bulunmaları her iki tarafın da işlerinde ve kararlarında anlaşmaya varmaları bakımından bir güvence sağlayacağı için sevindiricidir. Artık kabineyle ulusal örgütümüz arasında, her noktada görüş birliği ve uzlaşmaya varıldığı anlaşıldığına göre, elbette, haberleşme konusundaki kayıtlar da kaldırılacaktır. Ancak Temsil Heyeti, bütün Anadolu ve Rumeli'deki örgüt merkezleriyle bağlantısını sürdürmek zorunda olduğundan, özel telgraflar biçiminde yapılmakta olan telgraf haberleşmelerimizin eskiden olduğu gibi devamına izin buyurulmasını özellikle istirham ederiz. Burada şunu da arz edelim ki hükümet, buyruklarını bildirmeye başladığı dakikada, hiçbir yanda herhangi bir engelle karşılaşmamak ve en küçük bir yetke sarsılmasına uğramamak gerektiğinden, bu hususun sağlanması ve Temsil Heyeti'nce gerekenlere gerekli bildirimin yapılabilmesi için, kırk sekiz saat kadar zaman bırakılmasını rica ederiz. Temsil Heyeti'nce yapılacak bildirime esas olmak ve ulusa güven vermek üzere yayınlanmasını rica ettiğimiz kabine bildirisinin gizli olarak yayınlanmadan önce, bu suretinin heyetimize lütuf buyurulmasını özellikle istirham ederiz. Çünkü bu bildiride, bir sözcüğün bile ulusça yanlış anlamaların sürmesine yol açabileceğini ve Temsil Heyeti'ni de ulusa karşı pek zor bir durumda bırakabileceğini bütün içtenliğimizle arz ederiz. Temsil Heyeti'nce Zâtışâhâne'ye sunulacak bir teşekkür yazısıyla ulusa yapılacak bildirim suretini gerekli yerlere göndermeden önce, zâtıdevletlerine şimdi arz edeceğiz ve bunların metinine dair kabinece ileri sürülecek düşünceler saygıyla dikkate alınacaktır. Yeni Milletvekilleri Seçimi Yasası üzerindeki görüşümüzü daha sonra arz etmek üzere, söz konusu yasanın hangi görüşle hazırlanmış olduğunu lütfen bildirmenizi rica ederiz.
5- Temel noktalarda tam bir uzlaşma doğduktan sonra, zâtıdevletleriyle saygıdeğer arkadaşlarınızın içtenliklerinden kuşku edilemeyeceğinden, konunun ayrıntıları üzerinde kendiliğinden görüş birliğine varılabileceği doğaldır. Benim ve bütün çalışma arkadaşlarımın, en büyük saygı ve içtenliklerimizle, zâtıdevletinizin ve içinde bulunduğunuz kabinenin başarıya ulaşmasına ve bu sayede yurdun kurtarılmasını hedef alan amacın bir an önce gerçekleşmesine bütün varlığımızla çalışacağımıza güven buyurmanızı arz ve burada hazır olan bütün arkadaşlarımın selam ve saygılarını sunarım.
Mustafa Kemal
Cemal Paşa, bu telgrafımıza o gece yanıt verdi. Bunda "bildirinin hemen yayınlanmasının zorunlu olduğunu ancak gerekli noktalara dikkat edildiğini" bildiriyordu. Biz de aynı gece, naziklik gereği olmak üzere yanıt verdik.
Ancak Beyler, hükümetin, bildirisini yayınlamadan önce bize göstermek istemediği anlaşılınca, biz de ulusa olan bildirimizi hükümete danışmadan yayınladık. Padişah'a olan telgrafı da aynı biçimde çektik.
Beyler, 7 Ekim 1919 tarihini taşıyan bildirimiz; ulusa, tutulan yolun isabetli ve başarılı olduğu, bu yolda ulusal birliği koruyarak bugüne dek olduğu gibi devam edilmesi konusunda, dolayısıyla aydınlatmaya, uyarmaya ve ulusun manevi gücünü artırmaya yardımcı olmak amaçlarını dile getirmekteydi. Padişah'a yazılan telgraf da ulus adına teşekkürü içine alıyordu.
Beyler, bu arada küçük bir bilgi arz edeceğim. Heyetimiz, bütün ülke ile ulusun ortak isteğinin gereğini yerine getirtmeye çalıştığı sırada, işgal altında bulunan İzmir'e de doğrudan doğruya bildirimde bulunuyordu. Ali Rıza Paşa Kabinesi'yle anlaşmakta olduğumuz 7 Ekim 1919 tarihinde, İzmir'e de şu telgrafı çekiyorduk :
İvedi Sivas, 7.10.1919
İzmir Valiliği Yüksek Katına,
Şimdiye kadar gönderilen bildirim ve yazılarımız size ulaştıysa gereklerinin yapılmakta olup olmadığının; ulaşmamışsa engelleyici nedenlerinin acele bildirilmesi rica olunur.
Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Derneği Temsil Heyeti adına Mustafa Kemal
İzmir'in ve İzmir Valisi'nin ne durum ve koşullar içinde bulunduğunu kuşkusuz biliyorduk. bildirimlerimizi alıp alamayacağı kuşkulu olmakla birlikte, uygulayamayacağı doğaldı. Ancak biz, bütün ülkenin yazgısıyla meşgul ve işgal tanımayan bir güç merkezinin bulunduğunu düşmanlarımıza da bildirmekte yarar görüyorduk.