CUMHURIYET AHLAK ÜSTÜNLÜĞÜNE DAYANAN BİR ÜLKÜDÜR, CUMHURİYET ERDEMDİR

Bay Furu'ya (Mister Frew'e) Yazdığım Mektup

Beyler, bu geniş örgütlenmeye engel olmak ve yaratılan tehlikeli durumlara son vermek için elimizden elen her çareye başvurduk. Şimdiye dek dile getirdiğim ve bundan sonra sırası geldikçe de anımsatmaya çalışacağım, bildiğiniz isyanları ,ihtilâlleri, resmi düşman güçlerinin tecavüzlerini bastırmak ve yok etmek için çok uğraştık. Ali Rıza Paşa Kabinesi, gözüne batan Kuvayı Milliye'yi batırmaya ve bunun için bizimle didişmeye çalışmaktan başka bir yardımda bulunmadığı gibi, ondan sonra iktidar mevkiine gelen sayın arkadaşları da onun yolunda gitmekten ve sonunda felaketten felakete ve rezaletten rezalete sürüklenmekten başka bir hizmet görmediler.

Beyler, bütün bu gizli düzen kaynaklarının, Rahip Furu'nun (Frew'in) kafasında toplandığı ve oradan din kardeşlerimiz olacak hainlerin kafalarına akıtılarak eylem durumuna dönüştüğü tahmin edildiğinden Rahip Furu'nun, (Frew'in) bir süre için olsun, bu işlerden uzak kalmasını sağlar düşüncesiyle bizzat kendisine bir mektup yazdım. Mektubun iyi anlaşılabilmesi için şu bilgiyi de eklemeliyim ki ben, Bay Furu (Mister Frew) ile İstanbul'da bir iki kez görüşmüş ve tartışmıştım. Furu'ya (Frew'e) Fransızca olarak gönderdiğim mektubun Türkçesi şudur :


Bay Furu'ya, (Mister Frew'e)

Sizinle, Mösyö Marten'in aracılığıyla yaptığımız görüşmelerin anısını memnuniyetle saklamaktayım. Yıllarca ülkemizde ve ulusumuz arasında yaşamış olan sizin, hakkımızda en doğru düşünce ve kanıları taşıyacağınızı beklerdim. Oysa ne yazık ki İstanbul çevresinde sizinle bağlantı kuran bazı gafil ve çıkar düşkünü kimselerin, sizi yanlış yönlere sürüklediklerini pek büyük bir üzüntüyle anlıyorum. Bunlar arasında Sait Molla ile hazırlanıp uygulamasına başladığınız, güvenilir kaynaklardan haber alınan planın, İngiliz ulusunun gerçekten suçlanmasını gerektirecek bir nitelikte olduğunu bildirmeme izninizi rica ederim. Ulusumuz, Sait Molla'nın değil ancak gerçek yurtseverlerimizin gözüyle görüldüğü takdirde, böyle planların artık ülkemizde ve ulusumuz üzerinde uygulama alanı kalmadığı yargısına kolaylıkla varılabilir.

Nitekim, daha bugünün olaylarının arasında yer alan Adapazarı ve Karacabey olaylarının başarısızlığa uğramış olması, sözümüzü doğrulamaya yeterlidir. Ancak buna ne gerek vardı? İngiliz subayı Nowill'in, Diyarbakır bölgesinde. Müslüman Kürt halkını kışkırtmak için pek çok çalıştıktan sonra, Malatya'da eski Elazığ Valisi Galip ve Malatya Mutasarrıfı Halil Bey'lerle Sivas aleyhine yaratmaya çalıştığı olay, sonuç olarak bütün uygarlık dünyasına karşı utanç verici değil miydi?

Size bütün ciddilik ve içtenliğimle arz ederim ki, İngiliz ulusu, ulusumuzun kendine karşı gösterdiği dostluk ve güvene değer vermiyorsa bundaki yanılgı pek derindir. Aksi takdirdeyse kullandığınız yöntemler pek sakat olup sonuca ve başarıya ulaştıracak nitelikte değildir. Sait Molla aracılığıyla Adapazarı'na gönderilen iki bin liranın, yakında olumlu sonuç getireceği biçiminde verilen sözün asılsızlığını, olaylar size kanıtlamış olacağından çok söze gerek görmem. Özellikle sizinle bağlantı kuran sahtekarlarca, ortak çalışmalarınızda ve meselelerinizde Osmanlı Padişahı'nın da rolü varmış gibi gösterilmesi pek tehlikelidir. Siz pek iyi takdir edersiniz ki, Zâtışâhâne sorumsuz ve yansız olup ulusal irade ve egemenliğimizi ilgilendiren gerçekleri değiştirmez ve bozmazlar. Ülkemizde bulunan İngiliz siyasal memurlarının, kuşkusuz İngiliz ulusunun eğilim ve çıkarlarına aykırı olarak, yurt ve ulusumuz aleyhinde, insanlık ve uygarlık dışı ölçülerle yapılagelmekte olan girişimlerini, elimizdeki belgelerle İngiliz ulusunun gözleri önüne serersek sonuç, dünyaca takdire değer görülmez sanırım. Ancak bu konuda tuhaflığı dolayısıyla şunu da arz etmek mecburiyetindeyim ki siz bir din adamı olarak, siyaset oyunlarında ve hele kanlı çarpışmalarla sonuçlanacak işlerde rol oynamak sevdasına kapılmamalıydınız. Sizinle yaptığım görüşmelerde sizi bu türlü bir politika adamı olarak değil insanlığa hizmet eden, adaleti seven, erdemli bir insan gibi görmüştüm. Bunda ne kadar aldandığımı, son aldığım güvenilir bilgilerin doğrulamakta olduğunu bildirmekle onur duyarım.

Mustafa Kemal